Nietzsche, “Unutan iyileşir” der. Bu, önemli bir tespittir ama “unutulan her geçen gün daha da kötüleşir” demediği için eksiktir. Milli Eğitim Bakanlığı, Kurum İdari Kurulu’nda (KİK) imza altına alınan konuları unutturmaya çalışarak kendini iyi hissedebilir.Ama unutmamalı ki, yerine getirmediği sorumlulukları yüzünden binlerce eğitim çalışanı sıkıntı yaşamaya devam ediyor.
Onlardan bahsediyorum; eğitimin ayrılmaz parçasından, yani kimsenin fark etmediği ama onlarsız da yapamadıklarından. Onların çalışma saatleri hala belirsizliğini koruyor. İkili eğitim yapan kurumlarda günlük neredeyse13-14 saate varan mesai yapıyorlar. Bazen yardımcı hizmetli, bazen tekniker, bazen güvenlikçi, bazen gece bekçisi oluyorlar. Duruma ve ihtiyaca göre joker konumundalar. Haftasonu kurslar var ve onlar okuldalar. Sınavlar var, yine okuldalar. Herkesten önce işe geliyor, herkesten sonra geç vakitlerde ancak evlerine gidebiliyorlar. Bazı yerlerde okulun gece bekçisi olmadığından okulun güvenliği için okul bünyesinde oluşturulmuş mekânlarda ailecek ikamet ediyorlar. Okulla özdeşleştikleri için okul adeta üzerlerine zimmetli gibi. Misafirlikleri, bayramları, seyranları yok. Onlarla birlikte aileleri de adeta okulun bir parçası olmuş durumda. Okulla özdeşleşmeleri iyi olanı ama hayatlarının tamamının okul olması pek sağlıklı değil diye düşünüyorum. Üstüne üstlük bir de çalıştıkları yerde çalışma huzuru yoksa, angarya ile bunaltılıyorlarsa her günleri çileye dönüşebiliyor. Tayin hakları yok. Daha doğrusu var ama yok. Tayin terfi dönemlerindeki belirsizlik, haklarında verilecek kararların kurala bağlı olmayışı ve amirin iki dudağı arasında oluşu onları çok hırpalıyor.
Söze yardımcı hizmetlilerden girdim ama eğitim kurumlarında çalışan memur, şef, VHKİ gibi kadrolarda çalışan tüm personeli kastediyorum. 4/C’li personel dâhil. Milli Eğitim Bakanlığı, eğitim hizmetinin sağlıklı ve nitelikli bir şekilde yürütülmesi için hayatı kolaylaştırmak üzere altyapıyı üstlenen yardımcı hizmetler ve genel idare hizmetleri sınıfı çalışanlarının sorunlarını kulak ardı etmekten vazgeçmelidir.
Eski Bakan Nimet Baş (Çubukçu) zamanında üzerinde çalışma yapılan, sendikamızın da görüşüne başvurulan öğretmen dışı personelin atama ve yer değiştirme yönetmeliği çalışmaları sadece mutfak çalışması olarak kalmıştır. Ömer Dinçer zamanında adeta rafa kaldırılmıştır. Tıpkı tekniker, teknisyen kadroları için açılan unvan değişikliği sınav duyurusuna çıkılıp müracaatlar aldıktan sonra pardon denilerek rafa kaldırıldığı gibi. Her KİK toplantısında gündeme getirdiğimiz görevde yükselme ve unvan değişikliği yönetmeliği, öğretmen dışı personelin atama ve yer değişikliği yönetmeliği, Sayın Nabi Avcı tarafından bir an önce gündeme alınmalıdır. Bakandan beklentimiz, imzasına sadık kalmayanlara, kendi itibarlarını aşındırdıklarını hatırlatması ve unutkanlık ve umursamazlık olarak adlandırılan eski personel politikasını da değiştirmesidir.
Nisan 2010, Ekim 2010, Nisan 2011, Nisan 2012 ve Ekim 2012 tarihli KİK çalışma raporlarında yer almasına rağmen gerçekleşmeyen kararların bir an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir. Aşağıda yer verdiğim kararlar, Milli Eğitim Bakanlığı ile Eğitim-Bir-Sen arasında imzalanan, çözüm için Milli Eğitim Bakanlığı’nın yetkili birimlerini ödevlendirdiği fakat bir türlü ev ödevini yerine getirmediği konulardır. KİK tutanaklarındaki bazı maddeleri bir kez daha hatırlamakta fayda var:
Bakanlık bürokrasisi bir an önce kendine gelmelidir. Sorunları zamana yaymayı değil, zamanında çözmeyi ilke edinmelidir. Yukarıda anılan ve çözülmek üzere karşılıklı imza altına alınan konuları bir sonraki KİK toplantısına getirmekten imtina etmelidirler. Genel idare hizmetleri sınıfındaki çalışanların sorunları sadece bunlarla sınırlı değil elbette. Bunlara ilaveten meslek liselerindeki döner sermaye gelirlerinin paylaşımında adalet isteyen personele fazla çalışmaya karşılık herhangi bir ücret ödenmemesi, VHKİ kadrosundan şefliğe yükselenlerle memurluktan şefliğe geçenler arasındaki yan ödeme farkını toplu sözleşme masasına taşıdığımız halde giderilmemesi, memurlara VHKİ kadroların uzun zamandır verilmemesi, ek göstergeden faydalanamayan çalışanların sıkıntıları, devlet memurlarına tanınan yeşil pasaport hakkının bu çalışanlara tanınmaması; servis, öğle yemeği gibi birçok sorun var.
Eğitim kurumlarını sabahın alaca karanlığında açan, eğitim bittiğinde ise geç saatlere kadar temizlik yapıp zifiri karanlıkta kapatan eğitim hizmetinin gizli kahramanlarına toplu taşımadan indirimli kart verilmemesinin de izah edilecek bir tarafı bulunmamaktadır.
Yıllardır başka kurumlara geçmek için muvafakat almaya çalışan genel idare hizmetleri sınıfı çalışanları ile diğer kurumlardaki emsalleri arasındaki maaş farkı, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen sayesinde nihayet ortadan kalkmıştır. ‘Eşit işe, eşit ücret’ kapsamında yapılan düzenlemelerle maaşları diğer kurumlardaki emsalleriyle aynı oranda eşitlenmiştir. Aynı işi yapan ama farklı kurumlarda farklı maaş alanların ‘Suçumuz Milli Eğitim’de çalışmak mı’ serzenişleri bu vesileyle bitmiştir. Ama yukarıda saymaya çalıştığım ve KİK tutanaklarında imza altına alınan birçok sorun çözülmeyi bekliyor.
Sorunlar çözülmediği müddetçe zaman aşımı söz konusu olmayacaktır. Bir sonraki KİK toplantısına, geçmişte alınan kararların gereğini yaparak gelen Milli Eğitim Bakanlığı özlemini her zaman taşıyoruz.
Milli Eğitim bürokrasisi, “unutan iyileşir” diyebilir ve imza altına aldıkları konuları unutmayı seçebilir ama unutulmamalıdır ki, sorunlar yıllandıkça değer kazanmaz. Sorunlar, kendini korur ama Bakanlık güven kaybeder, sözüne itibar edilmeyecek kurum haline dönüşür.
İnsanların güvenini yitiren bir kurumun ise kaybedecek hiçbir şeyi kalmaz.
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Siyonizmin sponsorları da bedelini ödeyecek
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Örgütlü gücümüzle tarih yazıyor, yetkimizle kazanım üretiyoruz
Eğitim sisteminin ihtiyacı tamir mi, imar mı?
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Hakkımızdan azına razı olmadık, olmayız
Pagan kültürden medet uman çağdaşlık
Kamu görevlisi devletin yükü değil, gücüdür
Yeni ufuklardan yeni umutlara
Paradigmalar sarmalında kadın ve emek
Denetim, kadavraya otopsi değil, hayata koruyucu hekimlik yapmaktır
Fedakârlıklarımızın ham maddesi ideallerimizdir
"Eğitim kovayı doldurmak değil, ateşi tutuşturmaktır"
Seçimimiz daha ideal bir eğitim düzeni içindir
Şiddet eğitimi tehdit ve tahdit ediyor
Yanlışı göstermek doğruyu görenlerin hakkıdır
Bir istiklal ve istikbal meselesi olarak öğretmenlik mesleği
Bugün için umut gelecek için müjdeyiz
Sıralama ve yerleştirme baskısı altındaki ortaöğretime yerleştirme serüvenimiz
Niceliğimizin büyüklüğünü niteliğimizin gücüyle besliyoruz
Yabancı dil öğretimi için önce öğretmen
Cefayla açılan yolu vefayla yürüyoruz
Özel öğretimin hâli ve sorunlarının halli
Tarihin öznesi olmak için paradigmayı değiştirmeliyiz
Millî Eğitim millî eğilime uymalıdır
Hikmet sırrına erebilen üstün zekâlı çocukları tanıma ve yetiştirme davamız
Büyük Türkiye hedefine inanmış 402 bin üyeyle yeni anayasa yolculuğu başlatıyoruz
Muhaciri olduğumuz dünyanın Ensarı olmak
"Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın..."
Öncü medeniyet davasında imam hatip okullarının önemi ve sorumluluğu
Hep birlikte hareketleneceğiz, bereketlenerek büyümeye devam edeceğiz
Şimdi, herkesin kazandığı toplu sözleşmeyi anlatma vakti
Kültür elçisi olarak misafir öğrenciler
'İnsanlığın son adası'nda mesuliyetimiz
Denetimin unvan, imkân ve yetki sorunu
Hayatı Hakk'a uydurmak için bismillah...
Hayatı Durdurmak Kimlerin İşine Yarar?
KYK Artık Sorunların Altını Değil Üstünü Çizmeli
Öğretmenler Neden 'Ek Dersi' Değil de 'Ek İşi' Tercih Ediyorlar?
Dünü Kuşanıp Yarını Kuşatacaklar Buluştu
Yüreği, Kavgası, Sevdası ve Kalemi Güzel Adam
Ya Cumhurbaşkanı Öğretmen Olsaydı!
'Akademik Zam' Yeni Hükümetin Önceliği Olmalıdır
Aynı Sorun Aynı Hata Aynı Tartışma
FATİH Projesi Mesleki Eğitimi Uçurabilir mi?
İmkânsız Diye Bir Şey Yoktur
İHH'ya Hasım Olanlar İsrail'e Hısım Olanlardır
Milli Eğitimin Çağı Dönüştürecek Projesi
YÖK, Teknik Öğretmenleri Duymalıdır
Şafak Pavey'in Merhameti Değil, Rosa Parks'ın Başarısı
Sendikacılığın Öğretmeni Erol Battal
Öğretmenler Zimmetle Karşı Karşıya!
Sayın Bakanım, Bürokratların Öğretmene Neden Zulmediyor?
MEB Hukuk Müşavirliği Başörtüye Serbestliği Hazmedemedi mi?
Onlar Çaresizliklerinden, Biz İse İnsanlığımızdan Utandık
Eğitim-İş’e Acil Şifalar Diliyorum
Kılık Kıyafet Özgürlüğü Eyleminde Dik Duranlar ve Dibe Vuranlar
Milli Eğitim 100 Temel Eseri, Ertuğrul Günay İse Kendini Gözden Geçirsin
Sıddık Ertaş’ın Rosa Parks Duruşunu Kutluyorum
Devletin Sadık Kulları ‘Çiçek Olun’…
Statükonun Mankurtlaşmış Kibirli Bekçilerine
Vali Öğretmenleri Anladı Darısı Hükümete
Çığlıklar Feryada Dönüştü Çözüm: İl Emri
Eğitim-Bir-Sen Neleri Yapmadı?
‘Kamusal Alan’ Koca Bir Yalan!
Bakan Felaket Tellallarını Ters Köşeye Yatırdı
Bakan’ın İçi Burkulmuş, Biz ise Çileden Çıktık
Öğretmenler Bu Kez Himmet Değil Buğday İstiyor
Herkesi Eğitim Müfettişi Olmaya Davet Ediyorum
Bazı Eğitim Müfettişleri İstiklal Mahkemelerine Rahmet Okutuyor!
Özel Harekât Okullara Kaydırılsın (!)
Yalan Namertlerin Cesaretidir
Fişleyen Rektörü ve Dışlanan Doçenti Anlayabilmek…
Kurban Olarak Daha Kaç Okul Müdürü Lazım?
Şeflere “Ötanazi” Uygulanıyor
BT Öğretmenlerinin Sorunları Çözülebilir mi?
Sözleşmeli Yolluğunda Yanlışlar Zinciri!
Zorluklar dayanışmayla aşılır, sorunlar örgütlenerek çözülür
Kazanımlarımızın niteliği
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
Zirvede olmak, mücadelede kararlı, istikrarlı olmaktır
Anayasa Mahkemesi’ne niçin gittiler
Eğitim yönetiminin öncelikli gündemi eğitimcilerin sorunlarını çözmek olmalıdır
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ