Kırşehir 1 Şubesi

EĞİTİME BAKIŞ 2023: İZLEME ve DEĞERLENDİRME RAPORUMUZU YAYIMLADIK

Eğitim-Bir-Sen olarak, 2016 yılından bu yana düzenli olarak eğitim sistemini izliyor ve eğitimin çıktılarını değerlendiriyoruz. Bu yıl sekizincisini hazırladığımız Eğitime Bakış 2023: İzleme ve Değerlendirme Raporu’nda eğitimin mevcut durumunu, eğilimleri ve uygulamaları veri temelli olarak analiz ettik. Rapor, eğitime erişim ve katılım, eğitimin çıktıları, öğretmenler ve okul yöneticileri, eğitim-öğretim ortamları ve finansman bölümlerinden oluşmaktadır. 

 

Son yıllarda Türkiye’nin eğitim sisteminin iyileştirilmesine yönelik önemli girişimlerde bulunulsa da eğitim sistemi içerisindeki bölgesel eşitsizlikler, fırsat eşitsizliği, eğitimin niteliği gibi kronik sorunlar halen devam etmektedir. Mevcut sıkıntıların giderilmesi ve daha kapsamlı iyileştirmelerin yapılması için sorunların tanımlanması ve tespiti elzemdir. Bu nedenle eğitimdeki sorunları en aza indirmek için veri temelli çalışmalar üretmeye devam ediyoruz. 

 

Açık öğretimdeki toplam öğrenci sayısı 2 milyon 346 bin 654’e yükselmiştir 

 

14-17 yaş grubunda toplamda net okullaşma oranı yüzde 94,5 olup erkeklerde yüzde 94,8, kızlar da ise net okullaşma oranı yüzde 94,2 olarak gerçekleşmiştir. Tüm yaş gruplarında kız ve erkeklerin net okullaşma oranları hemen hemen aynı düzeydedir. Ortaöğretim kademesinin zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen 14-17 yaş grubundaki çocukların yüzde 5,5’inin halen eğitimin dışında olduğu görülürken, geçen yıl bu oran yüzde 8’di. 

 

2022/23 eğitim-öğretim yılında açık öğretimdeki toplam öğrenci sayısı bir önceki öğretim yılına göre yaklaşık 600 bin civarında artışla 2 milyon 346 bin 654’e yükselmiştir. 2022/23 eğitim-öğretim yılında özel eğitim alan öğrenci sayısı okul öncesinde 8 bin 799, ilköğretimde 400 bin 135, ortaöğretimde 98 bin 870 ve toplamda ise 507 bin 804’tür. Ortaöğretime göre ilköğretim kademesinde özel eğitim alan öğrencilerin sayısı çok fazladır. Bu ise ilköğretimde özel eğitim alan çocukların önemli bir kısmının ortaöğretime devam etmediğini göstermektedir. 

 

Yükseköğretime ilişkin arz talep arasında var olan sorun artarak devam ediyor 

 

18-21 yaş grubunda en az lise mezunu olanların oranı erkeklerde yüzde 73,7, kadınlarda yüzde 79,1, toplamda ise yüzde 76,4’tür. 

 

Türkiye, katılımcı 81 ülke ve ekonomi arasında okuma alanında OECD ortalamasının (476 puan) altında ve 456 puan ile 36. sırada, matematik alanında OECD ortalamasının altında (472 puan) ve 453 puan ile 39. sırada gelirken; fen alanında ise OECD ortalamasının (485 puan) altında 476 puan ile 34. sırada yer almıştır. Türkiye, halen OECD ülkeleri arasında performansı en düşük ülkeler arasında yer almasına rağmen, PISA 2022’de önceki PISA araştırmalarına göre katılımcı ülkeler ve OECD ülkeleri arasında sıralamalardaki yerini yükseltmiştir. 

 

2023 yılında ÖSYS’ye başvuran 3 milyon 527 bin 443 adaydan 1 milyon 63 bin 807’si bir yükseköğretim programına yerleşmiş ve başvuran ile yerleşen arasındaki fark 2 milyon 463 bin 636’ya yükselmiştir. Yükseköğretime ilişkin arz talep arasında var olan sorun artarak devam etmektedir. 

 

20-24 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerinin oranı OECD ülkeleri ortalamasının oldukça altındadır

 

2022 yılında Türkiye’nin (yüzde 33,2) 20-24 yaş arası ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerinin oranı, OECD ülkeleri ortalamasının (yüzde 14,3) oldukça altında olup OECD ülkeleri arasında ilk sıradadır. 

 

2022/23 eğitim öğretim yılında okul öncesinde 118 bin 139, ilköğretim kademesinde 641 bin 687, ortaöğretim kademesinde 394 bin 557, toplamda 1 milyon 154 bin 383 öğretmen görev yapmaktadır. 2014 ile 2016 yılları arasında 50 bin bandında öğretmen ataması yapılırken, 2017 yılında 22 bin, 2018 yılında 45 bin, 2019 ve 2020 yıllarında 40’ar bin, 2021 yılında ise 35 bin öğretmen ataması yapılmıştır. Son on yıllık süreçte en az öğretmen ataması 2022 yılında (19.614) yapılmıştır. 2023 yılında ise 45 bin 154 öğretmen ataması yapılmıştır. 

OECD ülkeleri arasında tüm kademelerdeki öğretmenlerin başlangıç ve 15 yıl deneyim sonrası maaş seviyeleri önemli düzeyde farklılaşmaktadır. OECD ülkeleri ortalaması bakımından öğretmenlerin 15 yıl deneyim sonrası maaşı, başlangıç maaşından okul öncesi kademesinde yüzde 33, ilkokul ve ortaokul kademesinde yüzde 37 ve ortaöğretim genel programlar düzeyinde ise yüzde 36 daha fazladır. Türkiye’de tüm kademelerdeki öğretmenlerin başlangıçta ve 15 yıl deneyim sonrası aldıkları yıllık maaşlar arasında önemli bir fark bulunmamaktadır. 

İlkokulda ortalama sınıf mevcudu OECD ülkeleri ortalaması 21 iken, ortaokul kademesinde 23’tür. Türkiye’nin ise ilkokul kademesinde ortalama sınıf mevcudu 23, ortaokul kademesinde 24’tür ve OECD ülkeleri ortalamalarının biraz üzerindedir. 

 

Okullaşma oranı düşük illerde eğitimin dışında kalma nedenleri araştırılmalı, eğitime erişimi sağlayacak adımlar atılmalıdır 

 

14-17 yaş grubunda okullaşma oranı düşük olan illerde ortaöğretime erişim artırılmalı, özellikle kız çocuklarının aleyhine durumun söz konusu olduğu illerde eğitimin dışında kalma nedenleri araştırılarak eğitime erişimlerini sağlayacak adımlar atılmalıdır. 

 

Açık öğretim okullarında kayıtlı öğrenci sayısı 2022/23 eğitim-öğretim yılında geçen yıla göre yüzde 35’lik bir artışla en yüksek düzeye ulaşmış ve ortaöğretim içerisindeki oranı da yüzde 30 olmuştur. Açık öğretimin ortaöğretim içerisindeki payını düşürmeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. 

 

Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin özellikle ilköğretim kademesinde eğitime erişimlerinde son yıllarda önemli artışlar yaşanmıştır. Buna rağmen ortaöğretime göre ilköğretim kademesinde özel eğitim alan öğrencilerin sayısının çok fazla olması; ilköğretimde özel eğitim alan çocukların önemli bir kısmının ortaöğretim kademesine erişemediğini göstermektedir. Özel eğitim ihtiyacı olan bu çocukların ilköğretimden sonra ortaöğretime devamına ve özelliklerine göre de mesleki eğitime yönlendirilmelerine ilişkin yeni politikalar geliştirilmelidir. 

 

Özel eğitim alan kız öğrencilerin sayısı tüm kademelerde erkeklerden daha azdır. Özel eğitim alan toplam öğrencilerin yüzde 37’sini kız öğrenciler oluşturmaktadır. Bu kız öğrencilerin oranı son yıllarda neredeyse hiç değişmemiştir. Kız çocuklarının özel eğitime erişimini artırmaya yönelik daha etkin politikalara ihtiyaç vardır. 

 

Mezun olmayan ya da okul terkine giden gençlere yönelik mevcut politikalar incelenmelidir

 

18-21 yaş arası Türkiye’de en az lise mezunu olma oranı 2013 yılından 2022 yılına kadar artış eğilimi göstermiştir. Bu artış önemlidir ancak bu oranın bölgeler arasındaki dağılımına bakıldığında ciddi şekilde farklılaştığı görülmektedir. Dahası, ortaöğretim kademesinin zorunlu eğitim kapsamında olmasına rağmen 18-21 yaş grubunda lise mezunu olma oranlarının özellikle de erkeklerin oranlarının düşük olmasının nedenleri üzerinde durulmalıdır. Mezun olmayan ya da okul terkine giden gençler için mevcut politikalar incelenmeli ve gerekli değişiklikler yapılmalıdır. 

 

Öğrencilerin bir üst sınıfa geçerken ya da mezun olurken temel bilgi ve beceriyi elde etmesi sağlanmalıdır 

 

PISA 2022’de Türkiye’nin başarısı PISA 2018’e göre artış göstermesine rağmen, PISA 2012’de gösterilen performans civarındadır. Dahası Türkiye halen OECD ortalamalarının oldukça altında bir performans sergilemekte ve OECD ülkeleri arasında başarı düzeyi en düşük ülkelerden biridir. Bu veriler, Türkiye’deki öğrencilerin temel bilgi ve beceriye sahip olmadan mezun olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin bir üst sınıfa geçerken ya da mezun olurken temel bilgi ve beceriyi elde etmesi sağlanmalıdır. Bu anlamda öğrencilere destek sunacak sağlam telafi mekanizmaları oluşturulmalı ve bu sistem etkin bir şekilde kullanılmalıdır. 

 

Bölgeler arası eşitsizliğin azaltılması için fiziki ve beşeri kaynakların dağılımında dezavantajlı bölgelere öncelik verilmelidir

 

PISA 2022 verilerine göre bir diğer farklılaşmanın bariz bir şekilde ortaya çıktığı kısım, bölgeler arasında başarı farkıdır ve bu fark oldukça belirgindir. Türkiye’de genel olarak batıdan doğuya doğru gittikçe PISA 2022’deki başarı düzeyi azalmaktadır. Bu nedenle, bölgeler arası eşitsizlik azaltılmalı, bunun için fiziki ve beşeri kaynakların dağılımında dezavantajlı bölgelere öncelik verilmelidir. 

 

18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranı bakımından Türkiye OECD ülkeleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının bu denli yüksek olması kaygı verici bir noktadır. Türkiye’nin ne eğitimde ne istihdamda olan 20-24 yaş arası gençlere yönelik önemli politikalar geliştirmesi ve uygulamaya geçirmesi gerekmektedir. 

 

Son on yıllık öğretmen atama sayıları dikkate alındığında 2019-2022 yıllarında öğretmen atama sayılarında bir düşüş yaşanmış ve 2022 yılında 19 bin 614 ile en az öğretmen ataması gerçekleşmiştir. 2023 yılında ise tekrardan öğretmen atama sayısı artmış ve 45 bin öğretmen ataması yapılmıştır. Dolayısıyla sistem içerisindeki öğretmen ihtiyacının karşılanmasına yönelik hesaplamaların yapılması ve bu ihtiyaç göz önünde bulundurularak öğretmen atama sayılarının artırılması gerekmektedir. 

 

Öğretmen maaşlarının kariyer düzeylerine göre OECD ülkeleri ortalamalarına yaklaştırılmasına yönelik adımlar atılmalıdır 

 

OECD ülkeleri arasında tüm kademelerdeki öğretmenlerin kariyer düzeylerine göre yıllık maaşları oldukça farklılaşmaktadır. Türkiye’de okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim düzeyindeki öğretmenlerin kariyer düzeylerine göre aldıkları yıllık maaşlar bütün düzeylerde hemen hemen aynıdır. Öğretmen maaşlarının kariyer düzeylerine göre OECD ülkeleri ortalamalarına yaklaştırılmasına yönelik adımlar atılmalıdır. 

 

Türkiye, öğrenci başına yaptığı harcama ile OECD ülkeleri arasında Meksika ve Kolombiya’dan sonra en düşük harcama yapan üçüncü ülke konumundadır. Satın alma gücü paritesine göre öğrenci başına yapılan harcama Türkiye’de 4 bin 446 dolar iken, OECD ülkeleri ortalaması Türkiye’nin 2,5 katı kadardır. Aradaki fark oldukça fazladır. Türkiye’de öğrenci başına yapılan harcamaların OECD ülkeleri ortalamasına yaklaştırılması gerekmektedir. 

 

Rapora buradan ulaşabilirsiniz: EĞİTİME BAKIŞ 2023 İZLEME ve DEĞERLENDİRME RAPORU