Eğitim-Bir-Sen Genel Başkan Yardımcısı Muammer Karaman, Bosna-Hersek, Fildişi Sahili, Karadağ ve Moğolistan’da iş birliği ve dayanışma içinde bulundukları emek örgütlerinin destekleriyle Hatay’da Emek Anaokulu’nu yaptırdıklarını hatırlatarak, “Bu, ‘dışa yolculuk’ olarak adlandırdığımız yurt dışı çalışmalarımızın ne kadar önemli ve verimli bir zeminde olduğunun adeta ispatıdır. Uluslararası alanda yaptığımız çalışmalar güzel neticeler veriyor” dedi.
Muammer Karaman, Kastamonu Şubesi’nin il divan toplantısına ve Mehmet Zeki Karaman için düzenlenen veda programına katıldı. Sendikal çalışmaların, eğitim çalışanlarının sorunlarının ve çözüm önerilerinin görüşüldüğü, istişarelerin yapıldığı toplantıda konuşan Muammer Karaman, başarının, sorunların çözümünün ve amaca ulaşmanın yolunun örgütlü mücadeleden geçtiğine dikkat çekerek, başörtüsü yasağının, katsayı engelinin, kesintisiz sekiz yıllık temel eğitim dayatmasının kaldırılması gibi birçok antidemokratik uygulamaya son verilmesi, eğitim kurumlarının fiziki şartlarından müfredata kadar yapılan iyileştirmelerde Eğitim-Bir-Sen’in emeğinin, katkısının ve imzasının olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra, elde ettikleri onlarca kazanımın örgütlü mücadelelerinin eseri olduğunun altını çizen Karaman, tarihî kazanımlarla taçlandırarak ulaştıkları bugünkü noktanın inanç, duygu ve gönül birliğiyle, birlikte yürüttükleri kararlı mücadelenin sonucu olduğunu kaydetti.
Emek mücadelemizi yerelden evrensele büyütmeye devam ediyoruz
‘İçimize, işimize ve dışımıza yolculuk’ diyerek çıktıkları yolda önemli mesafeler katettiklerini ifade eden Karaman, “İçimize yolculuk hedefimizin gereği olarak teşkilat eğitimine önem ve ağırlık veriyoruz. İşimize yolculuk hedefi doğrultusunda eğitim alanına dair hazırladığımız raporlar, yaptığımız araştırmalar sesi değil, sözü yükseltme noktasında takdirle karşılanıyor. Dışımıza yolculuk hedefimizde de çok önemli mesafeler almış bulunmaktayız. Müktesebatımızı dünya sendikal hareketleriyle buluşturarak, birikimimizi, sınırları aşan ufkumuzla bilinç, söylem ve eyleme dönüştürerek, yeni bir dünyayı kurmanın çabası içerisindeyiz” dedi.
Üyelerini, eğitim çalışanlarına karşı sorumluluklarını yerine getirmek için var güçleriyle çalıştıklarını vurgulayan Karaman, “Ülkemize, milletimize, yerküremize karşı da sorumlu davrandık her zaman. Eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, yoksulluğun ve yoksunluğun insanlığın kaderi olmaması gerektiğini yüksek sesle dile getirdik. ‘Bakış açılarımız farklı olsa da yaşadığımız acılar aynıdır’ bakış açısıyla emek mücadelemizi yerelden evrensele büyütmeyi sürdürüyoruz” şeklinde konuştu.
Emek ve adalet merkezli uluslararası çalışmalarımız meyvesini vermeye başlamıştır
Karaman, ‘Dışımıza yolculuk’ta attıkları adımların, ektikleri tohumun büyümeye başladığını, semeresinin görülmeye başladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yakın zamanda, 6 Şubat depremlerinde dayanışmanın, el birliği etmenin önemine ve gerekliliğine şahit olduk. Emek ve adalet merkezli uluslararası çalışmalarımız meyvesini vermeye başladı. Bosna-Hersek, Fildişi Sahili, Karadağ ve Moğolistan’da iş birliği ve dayanışma içinde bulunduğumuz emek örgütlerinin destekleriyle Hatay’da Emek Anaokulu’nu yaptırdık. Binlerce kilometre öteden maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen bu emek örgütlerinin maddi yardımlarıyla deprem bölgesinde kadınlara özel yardım paketleri dağıttık. Bu, ‘dışa yolculuk’ olarak adlandırdığımız yurt dışı çalışmalarımızın ne kadar önemli ve verimli bir zeminde olduğunun adeta ispatıdır.”
Kamu personel sistemiyle ilgili çalışmalar uluslararası standartlarda olmalı, toplumsal yapı ve değerlerimizle örtüşmeli, aile ve insan odaklı olmalıdır
Toplantıda, kamu personel sistemine ve 4688 sayılı Kanun’a da değinen Karaman, emeğin değerinin somutlaştığı alanın, mevzuat ve uygulamalarıyla bir bütün olarak kamu personel sistemi olduğunu dile getirerek, “Emeğin taşıdığı bu değer, kamu görevlilerinin özlük haklarını, dâhil oldukları sınıfları, kadro ve derecelerini, izin haklarını, çalışma şartlarını, ücret sistemini, atama ve tayinleri ve diğer tüm konuları düzenleyen kamu personel sistemi konuşulurken, en temel kıstas olmalıdır. Bugün geldiğimiz noktada, kamu personel sistemi geçici müdahaleler, zamanın getirdiği eskimeler, sorunları çözmede yaşadığı zaaflar itibarıyla tartışılıp konuşulması, yapısal ve bütünlüklü gözden geçirmelerin yapılması gereken bir durumdadır. Ünvan, yetki, maaş/ücret ve sorumluluk noktasında da toplu sözleşme masası dışında yapılan düzenlemelerle sistemin dengesi iyice bozulmuştur. Bütünlüklü olmayan her düzenleme, her türlü palyatif çözüm ve müdahale, sosyal paydaşlarla istişare edilmeden yapılan her girişim sistemi bozmakta, iş barışını zedelemekte, uyumsuzluklar oluşturmakta, sosyal ve ekonomik maliyetler üretmektedir. Kamu personel sistemiyle ilgili bir adım atılacaksa bu sosyal paydaşlarla birlikte yapılmalıdır. Bizim, statü hukukuna halel getirecek, iş güvencesini zedeleyecek, kamu görevlilerinin hak ve menfaatlerinde gerilemeye yol açacak, aileyi zedeleyecek ve iş barışını örseleyecek herhangi bir düzenlemeyi kabul etmemiz mümkün değildir. Bu nedenle, sosyal paydaşlardan kaçırılarak yapılan her türlü çalışmanın bugüne kadar gerek siyaset kurumuna gerekse topluma ağır maliyetleri olduğu görülerek hareket edilmelidir. Bu ve benzeri çalışmalar paydaşlarla birlikte yapılmalı, uluslararası standartlarda olmalı, toplumsal yapı ve değerlerimizle örtüşmeli, aile ve insan odaklı olmalıdır” ifadelerini kullandı.
4688 sayılı Kanun evrensel ilke ve normlarla uyumlu hâle getirilmelidir
7. Dönem Toplu Sözleşme’de kayıt altına aldıkları 4688 sayılı Kanun’un revize edilmesi ve evrensel ilke ve normlarla uyumlu hâle getirilmesi gerektiğini kaydeden Karaman, şunları söyledi: “2010 yılında gerçekleştirilen 4688 sayılı Kanun, o günün şartlarına göre kamu görevlileri ve sendikaları özelinde önemli değişiklikler ve yenilikleri beraberinde getirmiştir. Süreç içerisinde gerçekleştirilen toplu sözleşmeler ve uygulamalar; 4688 sayılı Kanun’un kamu görevlilerinin ve kamu görevlisi emeklilerinin sorunlarını çözme noktasında yetersiz kaldığını göstermektedir. Amacımız, sendikal örgütlülüğün de sendikal gücün de taraflar arası tam ve eşit katılımla gerçekleştirilmesi, sendikalı olmayı teşvik edecek sistemin getirilmesi ve evrensel sendikal hakların kamu görevlileri ve sendikalarına tanınmasıdır.”
Şube Kurucu Başkanı Mehmet Zeki Karaman için veda programı düzenlendi
Kastamonu şube kurucu başkanı Mehmet Zeki Karaman’ın emekli olması dolayısıyla bir veda programı düzenlendi. Muammer Karaman, kurucu genel başkanımız Mehmet Akif İnan’ı vefatının 24. yıl dönümünde rahmetle andıklarını belirterek, “Akif İnan’ın ifadesiyle ‘Bütün giysileri yırtsak yeridir/ Yeter bize vefa elbiseleri.’ Bizim mayamız vefa ile yoğrulmuştur. Biz vefa medeniyetiyiz. Medeniyet coğrafyamıza vefa, tarihe vefa, insanlığa vefa, küresel zulme direnen yiğitlere, direnişe vefa gösteriyoruz. Tarihimize, alın terimize, yol yürüdüklerimize, mirasa ve mirası devraldıklarımıza vefa gösteriyoruz. Dünden bugüne, bugünden yarına bu kutlu mücadeleyi omuzlayanlara vefa gösteriyoruz. Başta Zeki Karaman olmak üzere, sendikamızı kuran, büyüten ve bugünlere gelmesinde emeği olan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Konuşmaların ardından Mehmet Zeki Karaman’a, programa katılan Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hamdi TOPAL tarafından plaket ve hediye takdim edildi.