KIRŞEHİRDEKİ STK’LAR MEMUR-SEN’İN ÖNCÜLÜĞÜNDE MISIRDAKİ DARBEYİ LANETLEDİ:
“MISIR HALKININ İRADESİNE SAYGI, DABELERE HAYIR” DEDİLER.
Memur-Sen ve bağlı 10 sendikayla birlikte Yunus Emre Derneği, Enderun Eğitim Derneği, Ak Parti, Saadet Partisi, Ak Parti Gençlik Kolları, Anadolu Gençlik Derneği, Yeni Eğitimciler Derneği, Yol-İş Sendikası Kırşehir Temsilciliği, Aşiyan Eğitim Derneği, Kır-Med, Saadet Partisi Kadın Kolları, Ahi İletişim Derneği, Yeşilay Cemiyeti, SEVADER, Gümüşhaneliler Derneği gibi bir çok STK’nın katıldığı kitlesel basın açıklamasında grup adına açıklamayı Memur-Sen ve Eğitim Bir Sen Kırşehir Başkanı Ali Rıza AKA yaptı.
STK’lar yapılan açıklama sonrası slogan Mısır için slogan atarak olaysız bir şekilde dağıldı.
Memur-Sen Başkanı Ali Rıza AKA Yaptığı konuşmasında:
Değerli Basın Mensupları,
Çok Kıymetli STK Temsilcileri ve üyeleri,
Saygıdeğer Kırşehir Halkı,
Bugün buraya Mısır halkının yanında olduğumuzu ifade etmeye, nerede olursa olsun darbeye karşı olduğumuzu ilan etmeye, darbecileri kınamaya ve lanetlemeye geldik.
Mısır’da baharla birlikte işbirlikçi Hüsnü mübarek rejimi devrilmiş ve serbest olarak yapılan seçimlerde Müslüman kardeşlerin adayı Muhammed Mursi kullanılan oyların yüzde elliikisini alarak Cumhurbaşkanı seçilmişti. Fakat seçimlerin üzerinden 1 yıl gibi kısa bir süre geçmişken, yapılan askeri darbe ile halk iradesi yok sayılmış, halkın irade devrimi yok sayılarak eski karanlık şartlara dönülmüştür.
Mısır’da darbe yapılarak, Mısır halkının iradesi yok sayılmış, darbeciler eliyle iktidar hırsızlığı yapılmıştır. Cuntacılar ve darbeciler, milletin verdiği iktidarı silah zoruyla alıp milletin onay vermediği güçlere teslim etmişlerdir. İktidar, darbeyle çoğunluktan alınarak azınlığa verilmiştir. Demokrasi ile birlikte anayasa ve özgürlükler de askıya alınmıştır” Bu darbe, Mısır halkının iradesini hedef almış apaçık bir zorbalık; halka ve iradesine yönelik saygısızlıktır. Mısır halkının geleceğine yönelik küresel nitelikteki bildik kirli oyunların bir parçasıdır.
Memur Sen Olarak, buradaki Sivil Toplum Kuruluşlarıyla birlikte cuntacıları ve darbecileri kınıyoruz. Mısır’ı demokrasiye davet ediyoruz. Mısır halkının bahar devrimini kışa çevirmek isteyenlere izin vermeyeceğine, şiddete başvurmadan iradesine sahip çıkacağına inanıyoruz.
“Mısır’da darbenin görünürdeki hedefi, Mursi ve halkın iktidarıdır. Darbenin ve cuntacıların asıl amacı ve hedefi, Müslüman dünyasında ve İslam coğrafyasında halkların ekonomik ve siyasi olarak özgür kalmasını ve kendi ayaklarının üzerinde durmasını engellemektir. İslam ülkelerinin gelişmiş ekonomiler arasında yer almasının ve küresel rekabetin paydaşı olmasının önüne geçmektir. Darbe, ordu eliyle yapılmıştır; darbeyi yaptıran irade ise, darbe karşısında sessiz kalan ve halkın iradesinin hiçe sayılmasına destek veren bildik küresel merkezlerdir”
“Mısır’da sivil ve demokratik yönetimin hayata geçirdiği ve bir yıldır uyguladığı politikayla Filistin ve Filistinliler nefes almıştır. Filistin, dünyaya açılmış, dünya Filistin’le buluşmaya başlamıştır. Bu gelişmeler, İsrail ve ABD’yi rahatsız etmiştir. İsrail ve ABD, Filistin’e açılan kapılar kapanmadıkça rahat etmeyecektir. Bu darbe, Filistin’e açılan kapıları kapatacak sürecin başlangıcı yapılmak istenecektir. Müslüman’ın, Müslüman’a yapılan eziyeti seyretmesi için baskı yapılacaktır. Mısır halkı, bu ceberut davranışlara, uygulamalara asla izin vermemelidir. Filistin halkının yanında olmaya devam etmeli, uluslararası oyunlara boyun eğmemelidir. Bizler, Mısır halkını, hem uluslararası ekonomik güç odaklarına hem de Filistin davasına karşı oluşturulan lobilere karşı direnmeye çağırıyoruz.”
Sorun sadece Mısır’ın sorunu değildir. Direniş sadece Mısır’ın direnişi değildir. Direniş bütün Müslümanların direnişidir. Kahire’nin direnişidir. Gazze’nin direnişidir. İstanbul’un direnişidir. Türkiye ve Mısır ortak tarihin ve medeniyetin buluşturduğu, halkları kardeş iki ülkedir. İstanbul neyse Kahire odur.
Ağızlarını her açtıklarında demokrasiden ve demokratik standartlardan bahseden ülkelerin darbeye karşı kayda değer bir açıklama yapmaması artık kimseyi şaşırtmamıştır. “Onların sadece kendi ülkeleri ve kendi medeniyetleri için demokrasi, özgürlük ve insan onuru istediğini artık bütün dünya görüyor ve biliyor. Demokrasi vaadiyle İslam coğrafyasına ve Müslüman toplumlara iç savaş ve kan transfer eden bu bildik küresel şebekenin kayığına binenleri, ne insanlık ne de tarih affedecektir. Ortadoğu coğrafyasında, Arap yarımadasında, medeniyet merkezinde oynanan küresel oyun mutlaka bozulacak. Kadim ve kutlu mesajın sadık mensuplarına uygulanan zulme tetikçilik yapanlar, küresel patronlarıyla birlikte mutlaka tarihin çöp sepetine atılacaktır.
“Mısır’da yaşanan darbe sürecinde başta BM, AB ve ABD olmak üzere, batılı ülkeler demokrasi dersinden bir kez daha sınıfta kalmıştır”
“Cuntanın zulümlerine, Mısır halkının iradesinin çalınmasına seyirci kalmış, hatta demokratik yollarla iş başına gelen iktidarı suçlayarak cuntacılara psikolojik destek vermişlerdir. Yetmemiş. Cuntacılara destek verme kervanına ne hazindir ki, bazı İslam ülkeleri de katılmış hatta ilk tebriki onlar yapmıştır. Mısır halkına ve dünyadaki tüm demokrasi severlere buradan çağrımız, Batı ve gelişmiş ülkelerin çifte standartlı demokrasi anlayışlarına karşı uyanık olmalarıdır. Mısır halkı ve mazlumların yanında yer alan vicdanlı insanlar, darbenin arkasındaki; Mısır üzerinde birtakım hesaplar yapan güçlerin, birtakım çıkar çevrelerinin oyununu bozmalıdır. Mısır’daki kavga, küresel güçlerin paylaşım savaşıdır. Ancak dünyanın ve insanlığın vicdanı, firavunlar ve işbirlikçilerinin emdikleri kanların hesabını elbette soracaktır. Türkiye, bölge ülkelerinin ve milletlerinin kendisine yönelik ilgi ve desteğini alarak girişimlere başlamalıdır. Bölgenin en önemli devletlerinden biri sıfatıyla yumuşak güçlere sahip olmak noktasındaki birikimlerini de devreye sokarak, hem Arap yarımadası ülkelerini hem de Batı blokunu, halkın iradesinin hakim olduğu bir Mısır fotoğrafının kısa sürede gerçekleştirilmesi için sorumluluk almaya devam etmelidir”
Mısırda yapılan darbe, demokrasiye, insan haklarına ve hukuka aykırıdır.
Demokrasilerde, seçimle gelen seçimle gider. Demokrasiye dair bu en yalın gerçek ışığında, Mısır’da ordu, anayasanın askıya alınmasına ilişkin beyanını geri çekmeli, sivil yönetim ve Mısır halkı üzerinde vesayet oluşturma çabalarından vazgeçmeli, Mısır halkının özgür iradesine saygı duymalı, bir ülkenin silahlı kuvvetlerinin görevinin ülkeyi dış tehditlere karşı korumak olduğu idrakiyle kışlasına çekilmelidir. Dünyadaki bütün demokratik kurum ve kişiler, içinde insan hakları ihlali potansiyeli barındıran böylesi girişimlere karşı açıkça tavır almalıdır. Bizim, doğrudan doğruya Mısır halkının iradesine karşı yapılan, demokrasi ve anayasayı askıya alan bu darbeyi meşru kabul etmemiz mümkün değildir. Bu çerçevede, Mısır halkının iradesine balyoz indiren cuntacıları ve darbecileri bir kez daha kınıyor ve lanetliyoruz.”
Dualarımız mısır halkıyla…mazlumlarla.